e-ISSN: 2147-9895
p-ISSN: 1306-8253

Hacı Bektaş-ı Velî Tekkesine Nakşibendî Bir Şeyhin Tayini: Merkezî Bir Dayatma ve Sosyal Tepki

Main Article Content

Mustafa ALKAN
Cite as: Alkan, Mustafa. "Hacı Bektaş-ı Velî Tekkesine Nakşibendî Bir Şeyhin Tayini: Merkezî Bir Dayatma ve Sosyal Tepki". TURKISH CULTURE AND HACI BEKTASH VELİ RESEARCH QUARTERLY / (): . .

Zotero Mendeley EN EndNote

Abstract

Bektaşilik ile Yeniçeri Ocağı arasındaki ilişkilerin ocağın kuruluşundan beri güçlenerek sürdüğü bilinmektedir. Hatta Yeniçerilerin, Bektaşî tekkeleri ile olan ilişkilerinin taşraya göre payitahtta daha güçlü olduğu söylenebilir. Bundan dolayı İkinci Mahmud, 17 Haziran 1826 tarihinde Yeniçeri Ocağı ile birlikte Bektaşî tekkelerini de kapattırmış, tekkelerin mallarına el koydurmuş, tarikat mensubu müfrit şeyh ve dervişleri, merkez dışına sürgüne göndermiştir. Bu süreçte “kadîm” addedilerek yıktırılmayan Bektaşî tekkelerinden elverişli olanlar ya câmi, medrese veya mektebe çevrilmiş ya da Nakşibendî tarikatı mensuplarına dağıtılmıştır. Hacıbektaş’taki merkez tekkenin müştemilâtına câmi gibi bazı ilâveler yaptırılarak, burası Nakşibendîliğin öğretileceği ve ritüellerinin uygulanabileceği bir Nakşi tekkesine dönüştürülmüştür. Buraya postnişin olarak da zamanın tanınmış Nakşibendî şeyhi Kayserili Şeyh Mehmed Said Efendi tayin edilmiştir. Hacı Bektaş Hankâhı şeyhi ve “zamanın çelebisi” Mehmed Hamdullah Efendi (1767-1836) halkın “fesadı”na sebep olduğu gerekçesiyle, 1826 yılında Amasya’ya sürgün edilmiştir. Hacıbektaş’taki “zamanın dedebabası” Sivaslı Mehmet Nebi Dedebaba (1813-1834), sürgün edilmemiş fakat yeni şeyh Nakşibendî Mehmed Said Efendi’nin gözetimi altında tutulmuştur. Bektaşîlik yasaklandığı zaman, Bektaşî tekkelerinin bütün mal varlıkları ya Nakşibendîlere verildi veya hazine yararına müzayede usulü ile satıldı. Müstesna vakıf statülü Hacı Bektaş-ı Velî Vakfına ise müdahale edilmedi. Vakfın mütevelliliği, Amasya’ya sürgün edilen Mehmed Hamdullah Efendi’nin kardeşi Veliyüddin Çelebi (1772- 1828)’ye verildi. Yeniçeri teşkilâtının kaldırılmasıyla birlikte Bektaşî tarikatının da yasaklanması ve bütün mal varlığının Nakşibendîlere nakledilmesinden sonra Osmanlı Devleti’nin sonuna kadar, Bektaşîler maruz kaldıkları bu uygulamaları hiçbir zaman benimsemediler, tarikat ritüelleri meşruiyetten gayri resmiliğe kaydı. Bu uygulamalardan her fırsatta şikâyet ettiler, hatta protesto ettiler. Amasya’da Mehmed Hamdullah Efendi kendi ve ailesinin vakfın gelirinden faydalanamadığı için ailesiyle birlikte çok zor duruma düşüşünden, Hacıbektaş’a tayin edilen Nakşibendî Şeyh Mehmed Said Efendi de pîr evinin “nâ-müsaid” oluşundan şikâyet etti. Hacı Bektaş müdâvimi Bektaşiler protestolarını tekkeye gitmeyerek sesiz sürdürdü. Tekkeye yaptırılan câminin cemaati hiç olmadı, Bektaşî babalarının yerine alması beklenen Nakşibendî şeyhleri cuma ve bayram günleri Bektaşî olmayan ziyaretçilere namaz kıldırmaktan başka bir şey yapamadılar. Sultan Abdülaziz (1861-1875) döneminden itibaren Mısır ve Arnavutluk’ta kısmen serbest kalan Bektaşîler buralarda teşkilâtlanmaya gittilerse de İstanbul ve Hacıbektaş’ta varlıklarını Nakşibendî dergâhları içinde gizlemeye devam ettiler. Bektaşî âyinleri ya Nakşibendî gözetiminde dergâhlarda ya da evlerde gizlice sürdürüldü.Bütün bu gelişmeler Bektaşîler arasında, Osmanlı idaresine karşı gizli ciddi bir muhalefetin doğmasına yol açtı. Nihayet İkinci Meşrutiyet’ten sonra bu muhalefet, Hacı Bektaş-ı Velî Vakfı mütevellisi, postnişini ve Nakşibendî şeyh arasında süregelen tarihî anlaşmazlık su yüzüne çıkmıştır. Bu sırada başta Kırşehir’den olmak üzere Anadolu’nun pek çok yerinden binlerce taraftar, Sadarete, Dâhiliye Nezâretine ve Meşihata telgraflar çekerek, herkes kendi adayını, Hacı Bektaş-ı Velî Dergâhı’na postnişin seçtirmek istemiştir. Bu araştırmada, İkinci Mahmud’un Yeniçeri Ocağını kapatması ile Bektaşiliğin yasaklanmasından, diğer “kadîm” Bektaşî tekkeleri ile birlikte Nevşehir/ Hacıbektaş’taki merkez tekkeye de Nakşibendî postnişini tayininden sonra oluşan merkezî dayatma ve oluşan sosyal tepki inceleme konusu yapılacaktır. İncelemede, başta Başbakanlık Osmanlı Arşivleri’nde bulunan arz, ariza, berat ve ferman türü kayıtlar ile basın ve hatıra gibi temel kaynaklarından yararlanılacaktır.Anahtar Kelimeler: İkinci Mahmud, Yeniçeri, Tekke, Bektaşîlik, Nakşîlik, Sosyal Tepki.

Article Details