Alevilik ve Bektaşilik'te "Nur" ve "Mişkât" Kavramlarının Nur Suresi 35. Ayeti Bağlamında İzahı ve Bir İbadet Formuna Bürünmesi

Main Article Content

Ramazan SÖNMEZ
Tobb Karatay Üniversitesi
Atıf: Sönmez, Ramazan. "Alevilik ve Bektaşilik'te "Nur" ve "Mişkât" Kavramlarının Nur Suresi 35. Ayeti Bağlamında İzahı ve Bir İbadet Formuna Bürünmesi". TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / (): 177-188. .

Zotero Mendeley EN EndNote

Özet

Bu çalışma, Nur Suresi 35. Ayeti “Allahu nuru’s-semavati ve arz”da geçen “Nur” kelimesinin kelime, kavram anlamları etrafında ele almaktadır. Nur kelimesinin kavram ve terim olarak Tasavvuf literatüründe ele alınışına da değinerek Alevi Bektaşi çevrelerin bu ayeti, zikrin önemli bir parçasına dönüştürmesi etrafında kazandığı anlam ayet, tefsir ve Kuran lafızlarını ele alan kaynaklardan yararlanarak izah etmeye çalışmaktadır. Alevi Bektaşi çevrelerin meydanın açılışı veya cemin başlangıcı olarak Nur ayetinin okunması, bu uygulama için gülbankların okunması ve Nur Suresi 35-37. Ayetlerin tamamı etrafında konunun değerlendirilmesinden dolayı ayette geçen Nur’un yanında “Mişkat”ın da kelime, kavram izahı ile kazandırılan anlam da verilmeye gayret edilmiştir.
“Allah göklerin ve yerin nurudur” ayetinde zikredilen nur kavramı ve yine ayetin devamında bu nurun sembolik ifadelerle anlatılması ilk dönemlerden itibaren üzerinde çokça durulan bir konu olmuştur. Kimi İslam âlimleri söz konusu sembolleri sadece yorumlarken kimileri de bu sembolik anlatımlardan yola çıkarak bunu bir ibadet formuna dönüştürmüştür. İşte bu ayet Alevîlik ve Bektaşilikte çerağ uyandırma olarak ritüelleşmiş olup elinizdeki çalışmada bu konu üzerinde durulacaktır. Nihayetinde Allah’ın göklerin ve yerin oluşu, bu nurun yaratılışın başlangıcından itibaren var olduğu gibi asla söndürülmesi de söz konusu olmayacağına işaret edilmektedir. Bundan dolayı çerağ yakılmaz yeniden uyarılır ve çerağ söndürülmez dinlenmeye bırakılır.  
Sonuç olarak Alevi Bektaşi, meydanının açılışı ilk olarak Nur Suresindeki 35. Ayetin okunması ve sembolik olarak duvarda, yerde ve belli bir kayıt üzerinde duran çerağ adı verilen mumların uyarılması yani yakılmasıyla başlamaktadır. Çerağı uyaran kişiye Çerağcı adı verilmektedir. Çerağın uyarılmasından önce mürşit, pir veya dede tarafından destur verilip çerağcıya uyarma izin verilir ve çerağı uyardıktan sonra da yaptığı hizmetten dolayı mürşit, pir veya dede tarafından dua verilir. Özellikle Nur ayetindeki nur ve mişkat kelimelerinin kazandırıldığı kavramsal çerçevenin mecazi aktarımının ötesinde Alevi Bektaşilerce zikrin en önemli parçası kılınması ve bu ayetten yola çıkarak bir uygulama olarak zikrin parçasına dönüştürülmesi yanında gülbank ve dualarının hazırlanmasına dikkat çekilmiştir.
Nur ayeti, başta sufi çevreler olmak üzere bir izah ile açıklanmaya çalışılmış. Kuranı Kerim lafızlarını konu edinen eserler, tefsirler ve sufi çevrelerin görüşlerinden yola çıkarak konu izah edilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Nur, Alevîlik ve Bektaşilik, Çerağ, Mişkât

Article Details