Nizarî İsmâilîlerinde Takiyye, Meşruiyet ve Tasavvuf İlişkisi Üzerine Değerlendirme

Main Article Content

Ayşe ATICI ARAYANCAN
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü
Atıf: Atici Arayancan, Ayşe . "Nizarî İsmâilîlerinde Takiyye, Meşruiyet ve Tasavvuf İlişkisi Üzerine Değerlendirme ". TÜRK KÜLTÜRÜ VE HACI BEKTAŞ VELİ ARAŞTIRMA DERGİSİ / (): 79-94. .

Zotero Mendeley EN EndNote

Özet

1090-1257 yılları arasında Rûdbar, Kûhistan, Deylem ve Suriye coğrafyasında yapılanarak Alamut merkezli otonom bir yapı kuran Nizârî İsmâilîleri, takiyye yöntemini çok sıkı bir şekilde uygulayan hareketlerden biri oldu. Sünni ya da Sünni dışı tüm otoritelere karşı uyguladıkları bu yöntem, gerek kendi içlerinde gerekse dışarıya karşı can, mal, doktrin ve geleneklerini korunma yöntemi olarak kullanıldı. Aynı zamanda siyasi açıdan meşruiyetlerini sağlama, örgütlenme ve güçlenmeleri için ise uygun bir yol olarak görüldü. Nizârî İsmâilîleri tarihlerinde ilk takiyyeyi Fâtımî Halifesi Müstansır- Billâh’ın ölümünün (1036-1096) ardından, imamet anlaşmazlığıyla başlayan kopuşla birlikte halifenin oğlu Nizar’ın soyundan gelecek olan imamın gizlenmesi ile başladı. Beklenen imam gelinceye kadar İmam’ın hüccetliğini üstlenen Hasan Sabbah, Ta’lim doktirini ile Nizar adına davette bulunulurken kendi meşruiyetini onaylatmaya çalıştı. Hasan Sabbah ve ilk iki halefi boyunca imamın gizlenmesi siyasi ve teolojik açıdan Alamut yönetimini çıkmaza sokunca 1162 yılında II. Hasan zamanında kıyamet ilan edildi. Hüccetlikten imamlık soyuna bağlanan velayet-mürşidlik ekseninde Nizârî İsmâilî toplumu örgütlenmesine devam etti. Aynı zamanda imamın gelmesi ile meşruiyet yeniden pekiştirilirken Sünni otoritelere karşı savunma gerçekleştirildi. İslam dünyası tarafından itirazlara ve baskılara neden olan kıyamet ilanı, Nizârî toplumuna yeni bir baskı yaratırken siyasi ve doktrinsel olarak dış dünyaya kapanmalarına neden oldu. Genel kabul görmeyen bu uygulamayı değiştirmek için bu kez dışa dönük, uzlaşmacı bir politika seçildi ve Setr dönemine girildi, yani Sünnileşme politikası ile yeni bir takiyye süreci başlatıldı. Uzlaşmacı politika devam ettirilirken 1221-1258 yılları arasında Sünni uygulamalar giderek bırakılmaya başlandı ve kendi kimliklerine dönüldü. Yeniden doktrinsel bir toparlanış yaşayan Nizârî İsmâilîleri bu kez kendi ellerinde olmayan sebeplerden, yani İlhanlıların Dârü’l-Hicrelerinin tamamını ele geçirmesi ile zorunlu bir takiyye sürecine girdiler. Nizârî İmamları yeniden gizlendi ve 19. yüzyıla gelinceye kadar Nizârîler imamları ile siyasi, doktrinsel ve meşruiyet açısından buluşamadı. 
Bu makalede, 12-16. yüzyıl arasında Nizârî İsmâilîlerinin takiyye yöntemlerini, Ta’lim doktrini, kıyamet ilanı, Setr dönemi ve sufi çevreler içerisinde gizlenme süreçlerini siyasi, doktrinsel ve mezhepsel açılardan sebep ve sonuçları ile değerlendirilmeye çalışılacaktır. 
Anahtar Kelimeler: Nizarî İsmâilîleri, Takiyye, Ta’lim Doktrini, Tasavvuf, İmam, Hüccet. 

Article Details